18 Mayıs 2011 Çarşamba

Başlarken...


Bloğuma ilk yazımı yazarken hayatımda da ya yeni bir hikaye başlayacak ya da anlatılması için geç kalınmış bir hikaye yaşanmadan bitecek...

Aslında çok farklı değil benim hikayem diğerlerinden; aşık bir kız, aşık olunan bir erkek ve eksik bir son. Her insanın hayatında eksik olan bir şey vardır ya benim de var; "AŞK"... Taptığım bir ailem benim için bir çok şeyden vazgeçebilecek dostlarım ve sevdiklerim hep vardı... Ama dedim ya benim en büyük eksiğim bir aşktı. 22 yıla bir çok sevinç sığdırdım, bir sürü anı, Yılmaz Erdoğan'ın deyimiyle "kıçıma batan platonik aşklar", aşk sandığım lise yılları saçmalıklarım...
Bu gece bir yıldır içime attığım bütün kelimeleri dilime döktüm ve beklemeye koyuldum. Ablamın bana anlatmaya çalıştığı doğum sancısını şimdi çok daha iyi hissediyorum... İçimde bir şeyler dışarı çıkmak için çırpınıyor ama vakti gelmeden o acıyı söküp alamıyorsun oradan. Her şey doğru zamanla alakalı... Ya vakti gelince kendiliğinden çıkıp gidecek o acı beklediğine değecek; o minik, tertemiz umudunu kucağına alıp büyüteceksin ya da hayallerin düşük doğacak, yeni bir aşkı içine almak için uzun ve sancılı bekleyişine devam edeceksin...
O kadar uzun bekler miyim bilmiyorum ama bu gece nöbetçiyim; doğacak umudumun ya da ölecek hayallerimin...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Fark ettim ki içime attıklarımı ne sindirebilmişim ne de unutabilmişim... Bahar temizliği yapmanın vaktidir dedim kendime ve başladım yüreğimi temizlemeye...